21 Ekim 2010 Perşembe

Trüban !

Merhaba benim sadık takipçilerim! Bugün sizlere Hürriyet'te Yılmaz Özdil'in türbanla ilgili yazdığı ve benim keyifle okuduğum kısa bir yazısını olduğu gibi aktaracağım.

Yorum yapacakmıyım? Yok, hayır. Zaten yorum yapa yapa abartıldı ya bu konu, ondan:) Gerek yok yani gayet açık zaten.


Türban

Okurlar sipariş veriyor:

“Türban meselesini yaz.”
*
Yazayım.
*
Bir İgnliiz üvinersitesinde ypalın arşaıtramya gröe, klemileirn hrflareinin hnagi srıdaa yzaldıklarıı ömneli dğeliimş asılnda... Öenmli oaln, briinci ve sonncuu herflarin yrenide olamsımyış... Çnküü, kleimleri hraf hraf dğeil, btüün oalark oykuormuşsz... Ardakai hraflrein sırsaı kıraşık da osla düüzgn ouknuyormuş.
*
İinglç di mi?
Bıakn nısal da düüzgn oukdnuuz.
*
Hem oukdnuuz.
Hem anladıınz.
*
Trüban bduur.
*
Tartıışlan mselee ne oulrsa olusn, bşınaa ve sounna “trüban” koyğduunda, aarda ypılaan yaınlşları görmeszin... Yaınlşları düüzgn gbii oukmyaa, düüzgn gbii anlmaaya bşlarsaın.
*
Üvinersite srouları çlaımnış, Amreikan şrketii Trküiye’de rşvüet dğaıtmış, domateisn tneasi iki lria oulmş, maedncleriin cseetlernii beş aıydr çıkaramoyrlarmıış, her dröt gnçteen brii isşiz gzeiyrmouş, pkklya pzarlaık yaplııyrmouş, meemlket bölüüynrmouş, Amreikaıllar bzie fzüe döşyormuuş, deinz feenri ne oulmş, yargyıı taammen bdaem byklııı ypmışlaar flian...
*
Hiç öenmi klmaaz.
*
Tartıışlan mseleenin bşınaa ve sounna “trüban” koyğduunda, aarda ypılaan yaınlşları görmezsin, sbaah klkaarsın trüban konşuuursn, aşkam yaatrsın trüban konşuuursn.
*
Kaafn alalk blulak oulr ama...
Akılnda bi tek trüban klaır!
*
Saadce kfaayı örtmez çnküü.
Her srounu öertr trüban.
*
Bilmiyorum anlatabildim mi.

-----------------------------------------------------------------------------------------

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16093787.asp


*bambina*

15 Ekim 2010 Cuma

Bir Başarı Öyküsü

Şimdi bir hikaye anlatmak istiyorum size. Oldukça enteresan. Ekim ayı "Sinema" dergisinde bir sayfa Xavier Dolan'a ayrılmış. Okurken çok etkilendim ve paylaşmak istedim.

Xavier Dolan 1989, Kanada doğumlu. Oyunculuğa 5 yaşındayken bir ilaç firmasının reklam yıldızı olarak başlıyor ve daha sonra birçok televizyon yapımında ve sinema filminde rol alıyor. 16 yaşında ilk filminin senaryosunu yazmaya başlıyor, bir yandan da oyunculuk yapmaya devam ediyor. Oyunculuktan biriktirdiği paraların hepsini filmi için harcıyor. Tam 19 yaşında, kendi yazıp kendi yönettiği ilk filmi "J'ai tué ma mère (Annemi Öldürdüm)"de aynı zamanda başrolde de karşımıza çıkıyor. Üstelik filmden hiçbir beklentisi olmadığını ifade etmiş Dolan. Bir umut, ilk filmini festivallere gönderiyor ve umulmadık bir başarı elde ediyor. Cannes'daki prömiyerinin ardından film 9 dakika boyunca ayakta alkışlanıyor. Cannes'dan 3 ödülle geri dönüyor ve sene boyunca festivallerden toplam 22 ödül topluyor. Şuan Oscar aday adayı.




Gerçekten muazzam bir başarı öyküsü. Dünya'da kaç insan bu kaliteyle, bu yaşta şöhret olabilir?

Ben filme gitmedim bilmiyorum (en kısa zamanda izlemek istiyorum bu arada) ama Sinema dergisi filmi şöyle betimliyor :

Capcanlı renkleri, karakterleri kadrajın köşesine hapseden alışılmışın dışındaki çerçevelemeleri, müziğe fazlaca alan açan hikaye ritmi ve Wong Kar Wai'den Fransız Yeni Dalgası'na kadar uzanan geniş yelpazedeki göndermeleriyle birçok farklı stilin bir araya geldiği bir film "Annemi Öldürdüm".

Xavier Dolan, "J'ai tué ma mère"in hemen ertesi yıl çektiği ve bu sene Cannes Film Festivali'nde gösterilen "Les amours imaginaires" ile aynı başarıyı yakalayacak gibi görünüyor. Eleştirmenler yere göğe sığdıramıyorlar. Hızını kaybetmeden üçüncü filme odaklanmış Dolan. "Laurence Anyways" adlı üçüncü filminin senaryosu bitmiş durumda. Çekimlerine bu sene sonunda başlayacakmış.

Bu arada "Annemi Öldürdüm" 23 Eylül'de ülkemizde vizyona girmişti. Şuan İstanbul/Avrupa'da bir tek Taksim/Cinemajestic'te gösteriliyor. İsteyenler 11:30  -  14:00 seansı için bilet alabilir. Ankara'da oturanlar için Kızılay/Büyülü Fener'de  12:15  14:30  16:45  19:00  21:15   film gösterimde.

Film hakkında daha detaylı bilgi : http://www.imdb.com/title/tt1424797/


*bambina*

9 Ekim 2010 Cumartesi

MUSIC BREAK #1

5 dakika sabredin, yüklensin! You won't regret it.


Lyrics | Paramore lyrics - The Only Exception lyrics

250 kg. Kapak, Bir Tekerlekli Sandalye!

ATTENTION EVERYONE!!!
İlk entry'mi böylesine faydalı bir konuda yapmanın sevinci içerisindeyim çok muhterem takipçilerim.

Bildiğimiz gibi ülkemizde birçok engelli vatandaş var. Bunların bir kısmı parasızlıktan ötürü kendilerine tekerlekli sandalye alamıyor. Bu sorunu çözmek amacıyla Dünya Engelliler Merkezi bir proje geliştirdi. DEM'in Genel Başkan'ı Nedim KILIÇ projeyi şöyle anlatıyor: "İlk kez İstanbul Ataşehir Belediyesi ile işbirliği yapılarak, Dünya Engelliler Merkezi olarak Edirne'den Kars'a bütün duyarlı insanlarımıza duyurmak amacıyla tane tane kapak toplamaya başladık. Geri dönüşümlü olmak üzere plastikten oluşan kapaklar toplatılarak, bütün toplanan kapaklar doğrultusunda engellilere tekerlekli sandalye ve ihtiyaçları olan malzemeler olarak geri dönecektir."




Kampanya, Amerikalı bir sivil toplum örgütü tarafından da destekleniyor. Şimdiye kadar yaklaşık 3.500 kapak karşılığı tekerlekli sandalye dağıtılmış durumda.

Bizler için hiçbir zahmet gerektirmeyen bu projeye katkıda bulunalım derim. Hepimiz okulda veya işteyken susuyoruz ve bir pet şişe alarak susuzluğumuzu gideriyoruz. Tek yapacağımız içtiğimiz şişenin kapağını çantamıza/cebimize atıp, eve gidince bir kutuya veya nerede saklamak istiyorsak oraya koymak. Böylece bir engelli insana katkıda bulunmuş oluyoruz. Bu arada kapakları tartıp, "Aaa benim ki 250 gr. olmamış, ben gönderemem o zaman." gibi bir düşünceye kapılmayalım. Kaç gr. olduğu ve markası hiç önemli değil. Ne kadar olursa olsun, 30 Aralık 2010'a kadar toplayabildiğimiz kadar kapak toplayalım.

Kapakları Nasıl Ulaştırıyoruz?

Küçükbakkalköy Mahallesi. Kayışdağı Caddesi. NO:143 Ataşehir Belediye Başkanlığı Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü. Ataşehir/İSTANBUL (Kargo ücretini Ataşehir Belediyesi ödüyor.)


 

*bambina*



7 Ekim 2010 Perşembe

Bambina The Explorer

Evet hepinizin bildiği gibi önümüzdeki kış, son 1000 yılın EN sert kışı olacakmış. Ben ise soğuktan dudaklarımızın kuruyup çatladığı, nefes almaktan burnumuzun kızardığı, evden çıkmaya cesaret edemediğimiz o günlerde ne mi yapıyor olacağım?

Bir nevi "Gezelim Görelim" tadında bir blog hazırlıyor olacağım. İstanbul'da gelişen olaylar ve etkinlikleri, zamanım ve gücüm el verdikçe size aktarmaya çalışacağım. Her alanda olabilir yazacaklarım. Kimi zaman sergilere gidip izlenimlerimi yazacağım buraya, kimi zaman film gösterimlerine gidip beğeni durumuma göre tavsiyelerde bulunacağım sizlere. Bazen yeni çıkan bir müzik CD'sini dinleyip tanıtacağım, bazen de şehrimizde gerçekleşen olaylar ve buna paralel olarak çıkan haberler hakkındaki fikirlerimi söyleyeceğim. Ya da gazete okurken ilgimi çeken bir makale görüp sizlerle paylaşacağım ve buna ilişkin yorumlarımı yazıya dökeceğim. Okuldan veya işten çıktıktan sonra değişik yerlerde yemeye çalışacağım o günkü yemeğimi ve lokanta analizleri yapacağım kendime göre. Şu an aklıma gelmeyen daha birçok konu da olabilir. Böyle bir blog hazırlamak istememin nedeni, doğduğumdan beri yaşadığım bu şehri daha yoğun ve etkili yaşamak. Olumlu ya da olumsuz bütün değerlerinin farkına varmak. Biraz olsun rutin hayatın dışına çıkarak gelişmek de diyebiliriz buna. Bu bağlamda "Benim İstanbul'um", sınırlarını genişleterek daha yaşanılabilir ve bana göre bir yer halini alacak. Yeni şeyler yapmak, öğrenmek, okumak her zaman heyecanlandırmıştır beni. Eğlenceli olacağına eminim... Keşfedelim o zaman!


Kahvemin son yudumunu kafama diker, dişlerimi fırçalar ve yatarım Sevgili Cemaat-i Blog.

iyigeceler.goodnight.buenasnoches.bonnenuit.gutenacht.buonanotte.

*bambina*